DEVA'lı Ali Babacan, Yeniçağ TV’de Orhan Uğuroğlu’nun sunduğu “Kırmızı Koltuk” programına katıldı. Gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Babacan, Cumhurbaşkanlığı adaylığı, asgari ücret zammını ve Türkiye ekonomisini değerlendirdi.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ancak erken seçim olursa tekrar aday olabileceğine değinen Babacan, erken seçime dair bir kararı bugün için desteklemelerinin mümkün olmadığını ifade etti. Babacan, "Öcalan Meclis'e gelsin" çağrılarını da "Daha iki üç ay önce, DEM ve HDP ile ilgili söylemediği lafı bırakmazken, seçimlerde olmayan ortaklıktan bahsederken dönüp dolaşıp ‘Öcalan Meclise gelmelidir’ demek rol yapmaktır. " ifadeleriyle değerlendirdi
Babacan’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
Siyasi partilerin açık artırmasına katılmayacağım
Bu aralar asgari ücretlerde açık artırma var. Siyasi partilerin açıklamalarına bakın. 28, 30, 35 bin herkes artırıyor. Ben de açık artırmaya gireceksem 50 derim. Ama bu açık artırmayla olacak iş değil. Burada sistem önemlidir. Asgari ücret ve emekli maaşı gerçek enflasyon ve refah payı ile belirlenir. Kural budur. Ama TÜİK enflasyonuyla değil gerçek enflasyonla belirlenmelidir. Önce gerçek enflasyonu açıklayıp herkesin hakkını vermeniz lazım.”
Cumhurbaşkanlığına aday olacak mı?
Her partinin genel başkanı doğal Cumhurbaşkanı adayıdır. Eğer bir partinin genel başkanı ya ben aday değilim, aday olmam diyorsa o partinin hiçbir iddiası kalmaz. Dolayısıyla DEVA Partisi’nin genel başkanı olarak tabii ki doğal olarak ben partimin Cumhurbaşkanı adayıyım bugün ilan ediyorsunuz. Ben DEVA Partisi’nin Cumhurbaşkanı adayıyım. Bu gayet doğal bir şey. Ama her parti için bu geçerlidir. Ben doğal olanı söylüyorum. Doğal, doğal olanı bu. Eğer değilse orada bir şey var. Yani bir parti iktidarı gelip ülkeyi idare etmeye talip olmak zorunda mı? Eğer partiyse ve bir iddiası var. O siyasi partinin başka bir amacı yoksa birileri arkadan kumandayla yönetmiyorsa, hani varoluşun başka sebepleri varsa bilmem.
Ara zam vermeden maaşları sabit tuttular, kul hakkı yediler
Şu anda Türk-İş’in açıkladığı açlık sınırı 20 bini geçti. Açlık sınırı sadece gıda masrafı demektir. Dört kişilik ailenin karnını doyurması 20 bin lirayı geçmiş durumda… Asgari ücret ise 17 bin lira ve yılbaşından beri devam ediyor. ‘1 Temmuz’da ara zam verin’ dedik… Bakanlık dönemimde enflasyonun yüzde 6 olduğu zamanlarda bile biz ara zam yaptık. O ara zammı vermezseniz kul hakkı yemiş olursunuz. Ayrıca milyonlarca emekli 12 bin 500 lira maaş alıyor. Kendi açıkladıklarında bile yüzde 40’larda enflasyon varken, maaşları 12 bin 500 ve 17 bin lirada sabit tutmak kul hakkı yemektir. Bu durum kabul edilemez. Ali Babacan’ın ekonominin başında olduğu dönemde enflasyon çok düşükken bile ara zam yapıldı, şu an neden yapmıyorlar?”
Enflasyon oranlarında, pandemi ve depremde bile gerçekleri gizleyen bir iktidar var
Hükûmet en büyük güveni enflasyon konusunda yalan rakamlar açıkladığında kaybetti. Herkesin çarşıda pazarda gördüğü enflasyonu, TÜİK olduğundan düşük açıkladığında devletin açıkladığı verilere kimse güvenmez. Pandemide ölüm istatistiklerini bile yayınlanmadı; yıllardır yayınlanan ölüm istatistikleri yayınlanmadı. Deprem oldu, kaç kişinin vefat ettiği bir muamma… Gerçekleri saklayan bir iktidar var. Güven dosdoğru olmakla sağlanır.”
Küçük çocuklar cep telefonlarından kumara ulaşabiliyor; izin verilmemeli
Kumarhanelerin sınırlı olduğu, izin verilmediği ortamda herkesin cep telefonlarından kumar oynanmasına izin verilmesi büyük tutarsızlık. Hükûmet olarak buna izin veremezsiniz. Cep telefonu demek çocukların elinde olan bir cihaz demektir. Kumara bu kadar kolay ulaşılamaması lazım. İşlerine geldiğinde Twitter ve Instagram’ı kapatabilen yönetim, bu bahis ve kumarı da kapatabilir. Kaldı ki bunların ödemeleri elektronik sistemlerden oluyor; toplasan 8-10 şirketten yapılır bu ödemeler… Ödeme sistemlerini kesersiniz, engellemek mümkündür. Birkaç seferdir çağrı yapıyorum. ‘Eğer ortak değilseniz kesin fişini, kapatın’ dedim. Hâlâ göz yumuluyorsa buradan birilerinin bir çıkarı var, büyük paralar dönüyor demektir.
Faizle ilgili nas var da kumarla ilgili yok mu?
Erdoğan, faizle ilgili Nas diyordu. Faizle ilgili Nas var da kumarla ilgili Nas yok mu? İnanın hiçbir tutarlılıkları yok. Şu anda iktidarın tek derdi menfaat. Menfaat, menfaat, menfaat… Siyasi rant, oradan rant, buradan rant, dertleri budur inanın; tutarlılık yok. Nas diye diye faizi kontrol altına alıp, Merkez Bankası’na talimat verip, yeni yönetime de ‘Tamam istediğini yap arkadaş’ diye izin verip, faizi yüzde 8 buçuktan yüzde 50’ye çıkartan bir hükûmetin tutarlılığı yoktur.
"Erken seçime destek vermemiz mümkün değil"
Sayın Erdoğan’ın tekrar aday olmak istediğini tahmin ediyoruz. Biz son seçimde dilekçe verdik, aday olamaz demiştik. Hukukçularımızın tamamı ‘Aday olamaz’ dedi. Ancak YSK kararı ile aday oldu. Şu anda YSK kararı da olsa aday olamıyor. Meclis erken seçim kararı alırsa ancak aday olabiliyor. Fakat bizim bugün için böyle bir karara, hazırlığa destek vermemiz söz konusu değildir.
Öcalan tartışmaları
Siyasetin hakikatle yapılması gerektiğini düşünüyoruz; siyasetin sahici yapılması gerekir. Daha iki üç ay önce, DEM ve HDP ile ilgili söylemediği lafı bırakmazken, seçimlerde olmayan ortaklıktan bahsederken dönüp dolaşıp ‘Öcalan Meclise gelmelidir’ demek rol yapmaktır. Biz doğruya doğru; yanlışa yanlış diyoruz. Erdoğan ne diyordu? ‘Öfke bir hitabet sanatıdır.’ Dolayısıyla sahici değilim diyor; ‘Öfkeleniyorsam da rolüm gereği öfkeleniyorum’ diyor. Biz sahici, gerçek siyaset yapıyoruz.