Karahasanoğlu, sosyolog Ercan Geçgin'in Cumhuriyet'e verdiği demeçte, Narin'in tabutuna konulan gelinliğe ilişkin “Düşünün ki çocuğun tabutuna duvak konuluyor. Çünkü onun için hayal edilen şey ancak ve ancak bir erkeğin eşi olmaktır” sözlerini hatırlatarak, "Sosyoloji doçenti, biraz okusaydı da, tabutun üzerine konulan duvaktan amacın toplumun temeli olan 'aile'ye atıf olduğunu, dini bir zorunluluk değil, Türk örflerindeki bir inanış olduğunu bilirdi.. Bununla hedeflenenin, 'her çocuğun hedefinin, topluma yararlı çocuklar yetiştirmek üzere bir aile kurmak olduğu'nu bilirdi" ifadelerini kullandı.
Karahasanoğlu, şöyle devam etti:
"Benim esas takıldığım, sosyoloji doçentinin, 8 yaşındaki Narin kızımız için 'onun için hayal edilen şey ancak ve ancak bir erkeğin eşi olmaktır' diyerek 'aile' kavramını itibarsızlaştırmak istemesi..
'Bir erkeğin eşi olmak' niye itiraz konusu olabiliyor?
Ya da 'bir kadının kocası olmak' kötü bir şey midir?
Bunlar, şeytanlaştırılması gereken kavramlar mıdır?
Yoksa, hepimizin saygı duyması gereken, hem dini, hem de örfi vazgeçilmezlerimiz midir?
'Bir erkeğin eşi olmak' yerine, neyi öneriyor acaba, sosyoloji doçentimiz?
'Bir kadının, yine bir kadının eşi olması' mıdır önerilen?
Kadın kadına.. Erkek erkeğe evlilikleri mi öneriyorlar acaba?
Yoksa, Ekrem İmamoğlu’nun dediği gibi, 'ona sıra gelmedi, ona toplumu hazırlıyoruz' diyerek, şimdilik kadınları 'bütün erkeklerin eşi olmayı' mı öneriyorlar?
Bir gecelik ilişkileri mi tercih ettiklerini ima etmek istiyorlar?"