Uzun süredir kanser tedavisi gören Yalçın Özbey, Arnavutköy'de hayatını kaybetti. Cenazesi Taşoluk Mezarlığı'nda defnedilecek.

İpekçi cinayetine karıştığı belirlenen isimlerden Yalçın Özbey, bir dönem yurtdışına kaçmış ve 2006’da Belçika'da işlediği suçlarla ilgili olarak tutuklanmıştı. Ancak Türkiye’deki dosyası 2010’da zamanaşımına uğramıştı.

T24 Ankara Temsilcisi Gökçer Tahincioğlu'nun hazırladığı "20 soruda Abdi İpekçi cinayeti: Türkiye’nin cezasızlık tarihinin özeti" dosyasına göre, Özbey’in 1995’te Almanya’da MİT tarafından sorgulandığı ve bu sorgunun tutanaklarının imha edildiği anlaşıldı. Özbey’in Belçika’da geçen yıl farklı bir suçtan tutuklandığı, ancak Türkiye’ye iade dosyasının yargılamada dikkate alınmadığı ortaya çıktı.

Olay anı

Saat 19.30 sularında gazete binasından çıkan Abdi İpekçi, arabasına bindi. Teşvikiye semtinde bulunan evinden eşi Sibel İpekçi'yi alıp gazetenin sahibi Ercüment Karacan'ın Arnavutköy'deki evinde akşam yemeği yiyeceklerdi. İpekçi, 34 SL 001 plakalı açık mavi BMW marka aracıyla önce Karaköy, Kabataş yönünden Dolmabahçe'ye ulaştı. Buradan Taksim'e, oradan da Nişantaşı'nda bulunan Emlak Caddesi'ne (şimdiki adı Abdi İpekçi Caddesi) geldi. Hafif bir yağmur yağıyordu. Trafik az da olsa sıkışık durumdaydı. İpekçi'nin evi Teşvikiye Karakolu'nun bulunduğu Bostan Sokağı'ndaydı. İpekçi, Emlak Caddesi'nin karakol dönüşünden içeri sapıp evine ulaşacaktı.

Evine yaklaşık yetmiş metre kala trafik durma noktasına gelmişti. Saat 20.15 civarıydı. Abdi İpekçi'nin arabasına ön taraftan yaklaşan saldırgan önce otomobilinin camında delik açtı, ardından otomatik silahla açılan delikten İpekçi'ye beş el ateş etti. İlk iki kurşun İpekçi'nin sağ koluna isabet etti. İpekçi sol eliyle silahın namlusuna hamle yapmak istedi ancak başaramadan saldırgan üçüncü kez ateş etti. Üçüncü kurşun İpekçi'nin cebindeki kalemi parçalayıp kalbine saplandı. Bu öldürücü darbenin ardından saldırgan iki el daha ateş edip kendisini bekleyen arabaya doğru kaçmaya başladı. Kontrolden çıkan İpekçi'nin aracı ise kaymaya başladı ve cadde dönüşünde bulunan aydınlatma direğine çarparak durdu. Otomatik silah seslerini o sırada İpekçi'nin evinde bekleyen eşi Sibel İpekçi ve gazeteci Leyla Umar da duydu. Eşi İpekçi, "Abdi'yi vurdular!" şeklinde bir ifade kullanarak kendini panikle dışarı attı. İkili birlikte olay yerine geldiklerinde kalabalık bir topluluk arabanın etrafını kuşatmıştı, polis ise incelemelerde bulunuyordu. Polis, ilk yapılan kontrollerde İpekçi'nin henüz hayatını kaybetmediğini belirleyip İpekçi'yi Şişli Etfal Hastanesi'ne kaldırdı. Ancak İpekçi burada yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.

Suikast sırasında Mehmet Ali Ağca'nın üzerinde siyah kumaş pantolon, siyah ayakkabı, yakalı kazak ve açık renkli pardösü vardı. Ağca olay yerine beyaz Anadol marka bir otomobil ile gelmişti. Aracı kullanan kişi, polis ifadesinde, "Cinayet işleneceğinden haberim yoktu." diyen Yavuz Çaylan'dı. Ağca indikten sonra Çaylan, aracı o zamanın ünlü restoranlarından biri olan Ruje Nuar'ın önüne park edip beklemeye başladı. Ağca zaman zaman caddenin karşı kıyısına geçip Abdi İpekçi'nin aracının gelip gelmediğini kontrol ediyor, ardından tekrar bekleme noktasına geçiyordu. Bu şüpheli hareketler etrafta bulunan vatandaşların dikkatini çekmiş, bu nedenle etkili bir eşkâl profili çıkarılabilmiştir. Suikast sonrası Ağca kendisini beklemekte olan Anadol marka araca binerek olay yerinden uzaklaşmıştır. Araç Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'nun üzerinde bulunduğu cadde üzerinden önce Taksim'e, ardından da Unkapanı yönüne gitmiş ve daha sonra gözden kaybolmuştur.

Mehmet Ali Ağca'nın ifadesine göre, birinci planda Abdi İpekçi'nin kaçırılıp Başbakan Bülent Ecevit'e şantaj yapılması hedefleniyordu. Ancak bu planın neden işlemediği henüz açığa kavuşmadığı gibi bazı otoriteler, katilin soğuk hava ve uzun bekleme süresi nedeniyle stres içine girdiği ve bu nedenle ateş etme yolunu seçtiğini belirtmektedirler.

YALÇIN ÖZBEY KİMDİR?

Yalçın Özbey, (d. Malatya) Ağca'nın İpekçi olayında zanlı olarak yakalandığı sırada sorgulanırken Şener ve Çelik'in yurt dışına çıkışından sonra verdiği isim olarak kamuoyu tanıdı. Türkiye tarafından yurt dışında kırmızı bültenle aranan Özbey, İpekçi davasından 20 yıla kadar ağır hapis cezası istemiyle tutuksuz yargılanırken Almanya'da iki Millî İstihbarat Teşkilatı görevlisinin aldığı ifadesinin ses kayıtlarının imha edildiği ortaya çıktı. Özbey Türkiye'de hiç yargılanmadı.

Kaynak: HABER MERKEZİ