1923 yılında kurulan Türkiye Cumhuriyeti, savaş sürecini hemen geride bırakarak uluslararası konjonktürdeki gelişmeleri yakından takip etmiş ve OECD, NATO gibi uluslararası örgütlenmelerin etkin bir üyesi olmuştur.

AVRUPABIRLIGI-ADNANMENDERES (1)


İLK BAŞVURU ADNAN MENDERES’TEN
 

Bu doğrultuda, insanlık tarihinin en büyük barış projesi olarak nitelendirilen Avrupa Ekonomik Topluluğu'nun (AET) 1958 yılında kurulmasından kısa bir süre sonra Türkiye, 31 Temmuz 1959'da Topluluğa ortaklık başvurusunda bulunmuştur. Türkiye adına bu başvuruyu, dönemin Demokrat Parti lideri ve Başbakanı Adnan Menderes yapmıştır. Menderes, bu başvuruyla, Türkiye'nin Avrupa'ya ilk adımı attığını ifade etmiştir.

AVRUPABIRLIGI-ANKARAANLAŞMASI (1)

1963 TARİHİ ANKARA ANLAŞMASI
 

AET Bakanlar Konseyi, Türkiye'nin yapmış olduğu başvuruyu kabul ederek üyelik koşulları gerçekleşinceye kadar geçerli olacak bir ortaklık anlaşması imzalanmasını önermiştir. Söz konusu Anlaşma 12 Eylül 1963 tarihinde imzalanmış ve 1 Aralık 1964 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

 

Ankara Anlaşması, Türkiye ile Avrupa Birliği ilişkilerinin hukuki temelini oluşturmaktadır. Anlaşma'ya imza atan dönemin Başbakanı İsmet İnönü, Avrupa Birliği'ni, "Beşeriyet tarihi boyunca insan zekâsının vücuda getirdiği en cesur eser" olarak tanımlamıştır.

Ankara Anlaşması'nın 2. maddesinde Anlaşma'nın amacı şöyle belirtilmektedir: "Türkiye ekonomisinin hızlı kalkınmasını ve Türk halkının istihdam düzeyinin ve yaşam koşullarının yükseltilmesini sağlama gereğini göz önünde bulundurarak, taraflar arasındaki ticari ve ekonomik ilişkileri aralıksız ve dengeli olarak güçlendirmeyi özendirmektir."

13 Kasım 1970 tarihinde imzalanan ve 1973 yılında yürürlüğe giren Katma Protokol ile birlikte, Ankara Anlaşması'nda öngörülen hazırlık dönemi sona ermiş ve "Geçiş Dönemi"ne ilişkin koşullar belirlenmiştir. Bu dönemde taraflar arasında sanayi ürünleri, tarım ürünleri ve kişilerin serbest dolaşımının sağlanması ve Gümrük Birliği'nin tamamlanması öngörülmüştür.

AVRUPABIRLIGI-1980DARBE (1)

1980 DARBESİ İLİŞKİLERİ DONDURDU
 

Türkiye-AB ilişkileri, 1970'li yılların başından 1980'lerin ikinci yarısına kadar, siyasi ve ekonomik nedenlerden dolayı istikrarsız bir seyir izlemiştir. 12 Eylül 1980 askeri darbesinin ardından ilişkiler resmen askıya alınmıştır.

Türkiye, 14 Nisan 1987 tarihinde, Ankara Anlaşması'nda öngörülen dönemlerin tamamlanmasını beklemeden, üyelik başvurusunda bulunmuştur. Komisyon, bu başvuru ile ilgili görüşünü 18 Aralık 1989'da açıklamış ve kendi iç bütünleşmesini tamamlamadan Topluluğun yeni bir üyeyi kabul edemeyeceğini belirtmiştir. Ayrıca, Türkiye'nin, Topluluğa katılmaya ehil olmakla birlikte, ekonomik, sosyal ve siyasal alanda gelişmesi gerektiğini ifade etmiştir.

AVRUPABIRLIGI-GUMRUKBIRLIGI (1)

1995'TE TARİHİ ADIM GÜMRÜK BİRLİĞİ 
 

İki yıl süren müzakereler sonunda 5 Mart 1995 tarihinde yapılan Ortaklık Konseyi toplantısında alınan karar uyarınca Türkiye ile AB arasındaki Gümrük Birliği 1 Ocak 1996 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Böylece, Türkiye-AB Ortaklık İlişkisinin "Son Dönemi"ne geçilmiştir. Gümrük Birliği, Türkiye'nin Avrupa Birliği ile bütünleşme hedefine yönelik ortaklık ilişkisinin en önemli aşamalarından biridir ve Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerine ayrı bir boyut kazandırmıştır.

AVRUPABIRLIGI-MUZAKERE2004 (1)

1999: ARTIK EŞİT ADAYIZ
 

Türkiye-AB ilişkilerinin dönüm noktası, 10-11 Aralık 1999 tarihlerinde Helsinki'de yapılan AB Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi'dir. Helsinki Zirvesi'nde Türkiye'nin adaylığı resmen onaylanmış ve diğer aday ülkelerle eşit konumda olacağı açık ve kesin bir dille ifade edilmiştir.

Katılım Ortaklığı Belgesi Avrupa Birliği tarafından, 2003, 2005, 2006 ve 2008 yıllarında tekrar gözden geçirilmiştir. Ulusal Program ise, 2003, 2005 ve 2008 yıllarında güncelleştirilmiştir. Avrupa Birliği'ne üyelik yolunda kararlılığını her fırsatta ortaya koyan siyasi irade, reform çabalarına da ivme kazandırmıştır.

17 Aralık 2004 tarihli Brüksel Zirvesi'nde, Türkiye-AB ilişkilerinde bir dönüm noktası daha yaşanmış ve Zirve'de Türkiye'nin siyasi kriterleri yeteri ölçüde karşıladığı belirtilerek 3 Ekim 2005'te müzakerelere başlanması kararı alınmıştır.

3 Ekim 2005 tarihinde Lüksemburg'da yapılan Hükümetlerarası Konferans ile Türkiye resmen AB'ye katılım müzakerelerine başlamıştır.

Katılım Müzakerelerinde mevcut durumda şu ana kadar 16 fasıl müzakerelere açılmış, bir tanesi geçici olarak kapatılmıştır. Bazı üye ülkelerin siyasi engellemeleri ve Kıbrıs sorunu müzakere sürecini ipotek altına almıştır. 2006-2010 yılları arasında 13 fasıl müzakereye açılmışken, açılmayan fasılların büyük bir bölümü üye ülkelerin siyasi engellerine takıldığı için, 2010-2013 döneminde yalnızca 1 fasıl müzakereye açılabilmiştir.

AVRUPABIRLIGI-MUZAKEREDEVAM (1)

Türkiye-AB ilişkilerinde, 2015 yılında özellikle Suriye’deki gelişmelerin düzensiz göç akınlarına yol açması nedeniyle önemli gelişmeler yaşanmıştır.  Somut kararların alındığı 29 Kasım 2015, 7 Mart 2016 ve 18 Mart 2016 Türkiye-AB Zirveleri çerçevesinde ilişkilerin her veçhesinde ivme sağlanmıştır. Zirvelerde, katılım müzakerelerinin yeniden canlandırılması, Türkiye-AB üst düzey diyaloğunun güçlendirilmesi, Vize Serbestisi Diyaloğu sürecinin hızlandırılması, göç yönetiminde yük paylaşımı, terörle mücadelede işbirliği, Gümrük Birliği’nin güncellenmesi çalışmaları gibi ilişkilerimiz açısından önemli kararlar alınmıştır.

2018 VARNA'DA İLİŞKİLER DÜZELDİ


AVRUPABIRLIGI-MUZAKERE2018 (1)

Türkiye-AB ilişkilerinde karşılıklı güvenin yeniden tesis edilmesi için, 26 Mart 2018 tarihinde Varna Zirvesi düzenlenmiştir. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, dönemin AB Konseyi Başkan Donald Tusk, Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker ve Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov’un katılımıyla gerçekleşen Zirve’de liderler, Türkiye-AB işbirliğinin önemini teyit etmiş ve ülkemizin adaylığını en üst düzeyde vurgulamıştır.

Rusya-Ukrayna savaşı, ülkemizin üyeliğinin AB’nin geleceği açısından önemini bir kez daha ortaya koymuştur. Türkiye’nin oynadığı arabuluculuk rolü, tahıl mutabakatı ve esir takası anlaşması gibi kritik hususlarda müspet ve somut sonuçlar alınmasını sağlayan müdahaleleri hem uluslararası toplumun takdirini kazanmış hem bölgesel ve küresel sınmalardaki kritik rolünü teyit etmiştir.

AVRUPABIRLIGI-MULTECI (1)

SON 14 YILDA KAÇ TÜRK VATANDAŞI AVRUPA BİRLİĞİ ÜLKELERİNDE MÜLTECİ STATÜSÜ ALDI?

Avrupa Birliği verilerine göre AB ülkeleri 2021 yılında 267 bin 360 kişinin iltica başvurusunu kabul etti. Bu sayıya ilk başvurusu kabul edilenler ile itiraz veya temyiz başvuruları olumlu sonuçlananlar dahil. 

Bu kişilerden 8 bin 395’i Türk vatandaşı. Bu da 2021 yılında AB’nin kabul ettiği mültecilerin yüzde 3’ünün Türk vatandaşı olması demek. 

14 yıllık zaman diliminde 52 bin 715 kabulün neredeyse yarısı Almanya’dan geldi. Almanya 25 bin 15 kişinin iltica başvurusunu kabul etti.

Bu da toplam kabullerin yüzde 47’si demek. İkinci sırada 8 bin 975 (yüzde 17) kabul ile Fransa var. Hollanda 4 bin 630 başvuruya olumlu cevap verirken İtalya 3 bin 965; Belçika da 3 bin 330 kişiye iltica hakkı tanıdı. Yunanistan ise bin 325 kabul ile sekizinci sırada.

ANKARA ANLAŞMASIYLA GİTMEK MÜMKÜN MÜ?

İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden (AB) ayrılması sonrası tanınan bir yıllık geçiş sürecinin sona ermesiyle birlikte Türkiye vatandaşları için ülkede şirket kurarak oturum izni alma imkanı ortadan kalktı. Fakat buna olanak sağlayan Ankara Anlaşması, diğer AB ülkeleri için geçerli olmaya devam ediyor.

Bu anlaşma sayesinde, İngiltere'dekine benzer şekilde oturum izni almaya olanak sağlayan bazı AB ülkeleri de var. Hatta İspanya, şirket kurmaya gerek olmadan da oturma izni veriyor.

İrlanda'da ise ülkeye Ankara Anlaşması sayesinde öğrenci olarak giden Türkiye vatandaşlarının işçi olarak çalışıp İrlanda vatandaşlığı alması mümkün.

İspanya'da şirket kurarak oturum izni almak yalnızca Türkiye vatandaşlarına Ankara Anlaşması vesilesiyle tanınmış bir hak değil, tüm ülkelerden insanların başvurabileceği bir yol. Türk vatandaşları için iki türlü yol var. Birincisi şahıs şirketi, ikincisi limited veya anonim şirketi kurmak.

Ankara Anlaşması'nı 1963'te imzalayan altı Avrupa Ekonomik Topluluğu üyesinden biri olan Hollanda, şirket kurmak isteyen Türk vatandaşlarına belli şartlarda oturum izni sağlıyor.  Gitmek isteyenlere bir fizibilite araştırması yaptırmaları tavsiye ediliyor. Böylece 'Hollanda ekonomisinde şu alanda boşluk var, bu alanda az iş yapılıyor' diyebilme imkanı doğacaktır.

Slovakya, Malta, Belçika ve Litvanya'da Türk vatandaşları Ankara anlaşmasından yararlanarak oturum izni alabiliyor.

DUSSELDORFAB

ALMANYA'YA GİTMEK İSTEYEN BU SİTEYE BAKSIN
 

Almanya'ya çalışmak için bu ülkeye gelmek isteyen nitelikli iş gücüne yol göstermeyi amaçlayan hükümet "Make it in Germany" (Almanya'ya gelin) adlı bir internet sayfası hazırladı. Sitede çalışma, eğitim, oturum, vize ve yaşamla ilgili resmi her türlü bilgiye ulaşmak mümkün.

 İşte aranan meslekler listesi ve ihtiyacın yüksek olduğu branşlar:

Mühendisler : Otomasyon teknolojisi, inşaat, mimarlık, otomotiv sanayi - elektrikli ulaşım ve sürücüsüz ulaşım dahil, yenilenebilir enerjiler, çevre koruma ve yapay zeka 

İletişim teknoloji uzmanları: Yazılım geliştirme, uygulama destek, IT güvenliği, veri bilimi
Bilim insanları:
Biyo teknoloji, kimya, enerji ve çevre mühendisliği, tıbbi mühendislik, eczacılık, fizik 

Hekimler

Hemşireler ve bakıcılar: Hasta, çocuk ve yaşlı bakımı

Yetenekli zanaatkarlar: İnşaat ve gelişim, metal ve elektronik, ahşap ve plastik, endüstriyel temizlik, el yapımı gıda ürünleri, sağlık ve kişisel bakım, grafik tasarım, giyim, tekstil ve deri endüstrisi
Yemek ve konaklama sektörü profesyonelleri

Bu meslek gruplarına Türkiye'den eleman arayışı Almanya'nın yanı sıra diğer birçok ülkede de var.

HANDE DURMAZ 

Editör: Şevket Arslan